Dünya üzerinde, insanın insana yaptığı zülmü başka hiçbir canlı yapmamıştır herhalde. Sadece kendisine değil, yaşayan her canlıya zulüm etmenin binbir türlüsünü gerçekleştirmiştir.
Nefsinden mi kaynaklanır, içinde bulundurduğu kininden mi kaynaklanır bilinmez. Ama insanoğlu her daim bir savaş içinde olmuştur. Kendine daima bir düşman bulmuştur. Düşman bellediğine de hiçbir zaman dürüstçe saldırmamıştır. Kimi zaman küçük büyük ayırt etmemiş. Toplu katliamlar yapmış. Sebep olarak ta, çünkü düşman demiştir. Düşman ise çocuk olması masum olduğu anlamını doğurmaz, büyüyünce düşman olacak demiştir.
Kalabalık olan ve güçlü olan daima diğerini ezmiştir. Ve hep haklı olmuştur. Çünkü kazanmıştır. İnsanlığin yamyam kurallarına göre, kazanan daima haklıdır.
Son yüzyıla kadar insanlar diğer insanları kölesi olarak kullanabiliyordu. Köleler alınıp satılabilen eşyalar gibiydi. Halbuki kölenin sahibi de insandı, köle de insandı. Bu ikisini birbirinden ayırt eden özellik neydi diye sorarsanız. Cevabı, nerede ve hangi ailede doğduğuna bağlı diyebiliriz. Yani insan doğarken kaderi belli olarak doğuyordu. Ya sahipsin ya da köle.
Hiçbir canlı türünde olmayan bu özellik neden insanoğlunda var? Cevabını ben de çok merak ediyorum.
Peki günümüzde kölelik sistemi devam ediyor mu dersek. Evet ediyor. Köleliğin resmi olarak var olduğu ülkeler var. KAST sistemi de var mesela. Hindistan KAST sisteminin olduğu bir ülke. Tabakalar arası geçiş yok. Alt tabaka da doğmuşsan, sen de oğlun da torunun da alt tabaka da olmaya mecbursun. Kaderin bu ve bunu değiştiremezsin.
Modern dünyaya gelecek olursak. Modern dünya zaten kölelik üzerine kurulu. Çoğumuz sistemin birer kölesiyiz. Ve azınlık seçilmişler de hepimizin sahibi. Bizler çalışırız, didiniriz ama hala borçluyuzdur. Ellerimiz nasır tutar, sakat kalırız lakin bir bakmışsın o kadar çalışmana rağmen ne paran var ne de mülkün. Senin emeğin birilerine gidiyordur.
Büyük sahiplerin de kendi aralarında hobi olarak bir rekabeti vardır. En fazla sömürüyü hangimiz elde edeceğiz rekabetidir bu. Siyasete de yön verirler, siyasileri de kendileri seçerler. Onların istediğini görebilirsin televizyonlarda ve gazetelerde.
Seçkin seçilmişlerin savaşında birer figüran gibiyizdir. Bu aralarındaki savaşlarda ezilen kendileri olmaz. Bizler öne atılırız. Onlar da üzgünmüş gibi yaparlar.
İnsanoğlunu tanımlamaya çalıştım. Ama böyle bir türün tam olarak tanımlanabilmesi mümkün mü bilemiyoruz. İnsanı insana yaptığını yamyamlık en iyi açıklıyor bence.
Peki sizce, insan neden böyle?